Şuranın açılışında konuşan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu,
reel sektör firmalarının krediye erişimde büyük bir zorluk yaşadıklarını
belirterek, “Büyümenin bereketi, her kesime yansısın istiyorsak,
KOBİ’lerimize destek vermeli, uygun finansman imkanlarına ulaşmalarını
sağlamalıyız.” dedi.
Hisarcıklıoğlu, Şura’nın kamu ile özel sektörü bir araya
getiren, sıkıntıların ve önerilerin doğrudan icra makamına iletebildiği çok
önemli bir platform olduğunu söyledi.
Önceki şuralarda dile getirdikleri pek çok meselenin,
geçmişte çözüme kavuşmuş olmasının çok değerli, çok önemli ve memnuniyet verici
olduğunu anlatan Hisarcıklıoğlu, “Şimdi gündeme getireceğimiz konulara da,
geçmişte olduğu gibi, çözüm getireceğinize inanıyoruz. Zaten bizler için en
önemlisi, bugünkü gibi, devletimizi yanımızda görmek. Ekonomide elbette bazı
sıkıntılar yaşıyoruz. Ama enseyi karartmıyor, mücadeleden vazgeçmiyoruz.”
diye konuştu.
Hisarcıklıoğlu, ekonomi yönetiminde tecrübeli isimlerin iş
başında olmasının kendilerine moral verdiğini, hep birlikte ekonomiyi daha
sağlam temellere kavuşturacaklarına inandıklarını ifade etti.
Bugün açıklanan büyüme verisinin de geleceğe dönük umutları
artırdığını dile getiren Hisarcıkıoğlu, “Küresel ekonomilerdeki durgunluğa
ve asrın deprem felaketine rağmen, Türkiye ekonomisi güçlü seyreden iç tüketimi
sayesinde yılın son çeyreğinde de büyümesini sürdürmüş ve 2023 yılını yüzde 4,5
büyüme ile tamamlamıştır.” ifadesini kullandı.
– “Vergi
sistemini yeni baştan tasarlamalıyız”
Hisarcıklıoğlu, sektör meclisleri başkanlarının en çok talep
edilen konuları topladıklarını ve çözüm önerileri hazırladıklarını belirterek,
söz konusu önerileri şöyle sıraladı:
“Reel sektör firmalarımız krediye erişimde büyük bir
zorluk yaşıyor. Büyümenin bereketi, her kesime yansısın istiyorsak,
Kobilerimize destek vermeli, uygun finansman imkanlarına ulaşmalarını
sağlamalıyız. İkincisi, her geçen sene daha da karmaşık hale gelen, yatırım ve
üretim yapmayı zorlaştıran vergi sistemini yeni baştan tasarlamalıyız.
Üçüncüsü, OECD endeksinde, İskandinav ülkeleri dahil en katı işgücü piyasası
bizde. Bundan da herkes mustarip. İşverenlerimiz daha fazla istihdam
sağlayabilecek. Mevzuatımız adeta bunu caydırır bir halde. Vatandaşlarımızın da
daha fazla iş imkanına ulaşmalarına, daha çok kazanmalarına engel çıkarıyor.
İstihdamı cezalandıran değil, ödüllendiren bir yaklaşımla çalışma hayatına
bakılmalı. Dördüncü olarak, yatırım izin süreçleri çok karmaşık. Üstelik
yatırım sürecinde başına ne gelecek, hangi mevzuat değişiklikleriyle, hangi
farklı bürokratik yaklaşımlarla karşılaşacak, yatırımcılarımız bunları
bilmiyor, öngöremiyor. Bu da yatımların istediğimiz hızda artmasını engelliyor.
Bu nedenle, yatırım izinleri ve devlet teşviklerinin tek noktadan takibi ve
koordinasyonunu sağlanmalı. Beşincisi de yatırımların önünü açabilmek üzere
yatırım yeri sorununu çözmeliyiz.”
– “İç
Anadolu-Doğu Akdeniz kuşağında yeni bir sanayi havzası planlanmalı”
Sanayi yatırımlarının ülkenin yüzölçümü içindeki paylarına
dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Almanya’da yüzde 4, İtalya’da yüzde 2,8, OECD
ortalaması bile yüzde 2,4. Bizde ise sadece binde 3. Sanayimiz, küresel
rekabette ayakta kalabilmek için, dünyadaki rakiplerinin onda biri kadar bir
alanda faaliyet gösteriyor. Sanayi arazilerinin artırılasına ilişkin bir master
plan hazırlanmalı ve arsa alımıyla bina inşaatına ilişkin finansman çözümleri
geliştirilmeli. Böylece sanayicimiz kısıtlı sermayesini daha verimli alanlarda
yatırım yaparak değerlendirmeli. Yine bu kapsamda İç Anadolu-Doğu Akdeniz
kuşağında yeni bir sanayi havzası planlanmalı.”
– “Bakanlarımızın icracı ve reformcu iş yapma tarzına güveniyoruz”
Hisarcıklıoğlu, geçen yıl “asrın felaketi” olarak
kabul edilen çok büyük bir deprem yaşandığını anımsatarak, “Yeni sanayi
havzasıyla, bir taraftan Marmara’daki riski azaltabilir, aynı zamanda da yüksek
teknolojili ve daha büyük katma değerli yatırımlar için Marmara’da alan
açabiliriz.” diye konuştu.
İş dünyası olarak her şeyden önce öngörülebilirlik
istediklerinin, geleceğe dair yol haritası beklediklerinin altını çizen
Hisarcıklıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
“İş planları yapmak ve güven içinde ilerlemek üzere,
Cumhurbaşkanı Yardımcı’mız Sayın Cevdet Yılmaz’ın liderliğinde hazırlanan Orta
Vadeli Program’ın da gayet önemli olduğunu düşünüyoruz. Sağ olsun kendisi de
istişareye ve ortak akla her zaman önem veren biri olarak, bu konu da dahil,
her zaman bizlerle bir araya geldi, görüş ve önerilerimizi aldı.
Biz; koşmaya, çalışmaya, üretmeye hazırız. Allah’ın izniyle
tüm sıkıntıları aşacak, yola devam edeceğiz. Ülkemizi daha güçlü, daha zengin,
daha müreffeh yapmak için üretmeyi, emek vermeyi sürdüreceğiz.”
–
Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Cevdet Yılmaz
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da Şura’nın
açılışında yaptığı konuşmada, ilgili bakanlıkların ve özel sektör
temsilcilerinin bulunduğu Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulunda
(YOİKK) 57 maddelik bir eylem planı hazırladıklarını ve yarın deklare etmeyi
planladıklarını bildirdi.
TOBB çatısı altında iş dünyasının nabzını
tuttukları tüm buluşmaları, ekonomik yapıyı paydaşlarla birlikte güçlendirmek
için bir fırsat olarak gördüklerini belirten Yılmaz, TOBB’u Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan’ın 21 yıldır benimsediği perspektif doğrultusunda, ekonomi ve
ticarete ilişkin reformların mutfağı olarak gördüklerini ifade etti.
Yılmaz, 2024-2026 dönemini kapsayan Orta
Vadeli Program (OVP) ile 2024-2028 dönemini kapsayan 12’nci Kalkınma Planı başta
olmak üzere yol haritalarını iş dünyasının temsilcileriyle fikir birliği içinde
hazırlayıp hayata geçirdiklerini bildirdi.
Yapısal reform gündemlerini de iş dünyası
temsilcilerinden gelen geri dönüş ve beklentiler yönünde şekillendirdiklerini
anlatan Yılmaz, Türkiye’nin dört bir köşesinde üretimi, istihdamı, yatırımı,
ihracatı üstlenen sektör temsilcilerinin dile getireceği hususların kendileri
için son derece kıymetli ve önemli olduğunu dile getirdi.
Yılmaz, her zaman sektör temsilcilerinin
yanlarında olduklarını belirterek, “Ülkemizin ekonomi ve finans alanındaki
kazanımlarını arttırmaya ve Türkiye Yüzyılı vizyonumuzla geleceğe güvenle
bakmaya kararlıyız. Yüzyıllık bir Cumhuriyet birikimiyle, ülkemizi çok daha
ileri noktalara kamusuyla, özeliyle hep birlikte taşıyacağız.” dedi.
– “Sektörlerin önünü daha net görebileceği politikaları hayata
geçiriyoruz”
Kovid-19 salgını ve Rusya-Ukrayna savaşının
devam eden etkileriyle küresel büyümedeki zayıf seyrin sürdüğünü belirten
Yılmaz, jeopolitik risklerin, fiyatların oynaklığını ve riskleri arttırdığını
söyledi.
Geçtiğimiz ay yayınlanan Dünya Bankası Küresel
Ekonomik Beklentiler Raporu’nda küresel büyüme beklentisinin 2024 yılı için
değiştirilmeyerek yüzde 2,4, 2025 için 0,3 puan düşürülerek yüzde 2,7 olarak açıklandığına
vurgu yapan Yılmaz, “Böyle bir küresel iklimde geçtiğimiz yıldan bu yana
ekonomimizde belirsizliği azaltıcı, tüm sektörlerin önünü daha net görebileceği
politikaları hayata geçiriyoruz. Enflasyonla mücadele, mali disiplinin sağlanması,
büyümenin dengelenmesi, cari açığın azaltılması ve rezervlerimizin güçlendirilmesi
için çalışıyoruz” dedi.
Ekonomide birçok verinin milli gelire oranla
ifade edildiğini dile getiren Yılmaz, “Milli gelirimiz ortaya çıktığına
göre şimdi bazı verilerimizi ona göre revize etmiş durumdayız. İlk yaptığımız
hesaplamalara göre, son çıkan rakam üzerinden konuşursak 1,1 trilyon doları
aşan bir milli gelirimiz var. Tarihimizde ilk defa 1 trilyon dolar seviyesini
geçtik ve 1,1 trilyon dolar seviyesini de aşmış olduk. Böylece nominal olarak
dünyada 17’nci büyük ekonomi konumumuzu pekiştirmiş olduk. Ayrıca satın alma
gücünde 11’inci konumumuz tabii devam ediyor. Oransal baktığımızda cari açık
bizim için kritik bir hadise. Geçen yılın ortalarında 60 milyar dolarlara kadar
çıkmıştı cari açığımız. Yıl sonunda 45 milyar dolar seviyelerine kadar
geriledi. Cari açığın milli gelire oranının yüzde 4 oranında düştüğünü
görüyoruz. Bu tam olarak Orta Vadeli Program’da da yaptığımız tahmindi. Bu tahminin
tuttuğunu görüyoruz.” diye konuştu.
Şura, açılış konuşmalarından sonra basına kapalı devam etti.